25 Kasım 2011 Cuma

Notlar.

-Geçen gün ilk defa  şairlerin şiirlerinde anlattığı, insanların hakkını veremeden kullandığı, şarkılarda solistlerin anlam kazandırmaya çalıştığı şu sarı sonbahar yapraklarının sesini ilk kez gerçekten dinledim, daha doğrusu hissettim.Çünkü evren adeta her şeyi ayarlamıştı. i-pod umun şarjı bittiği için müzik dinlemiyordum parkta yürürken, çok fazla insan da yoktu sabah erken...Kahvemi de içmiştim ayıktı zihnim.Dedim ya evrenden torpilliydim.Öyle bir kitap mı vardı yanlış mı hatırlıyorum.Her neyse işte.Son olarak bence sonbaharda yapraklar sarı değil arkadaş, turuncu, basbayağı turuncu...

-Eğer The United Kingdom sınırlarına girecek olursanız bir gün ve hani öyle İngilizce filan da bilmiyorsanız yeterli derece korkmayın sakın!'Thank you' ve 'I'm sorry about it ' demeyi öğrendikten sonra her türlü iyi veya kötü durumda kullanıp anlaşılmanız daha da ötesi hoş görülmeniz mümkün.Yani otobüsten inerken binerken, kahve alırken, yemek sipariş ederken, yolda yürürken, canınız sıkılırken, müzik dinlerken, biri size bakarken 'thank you' deyin onlar sizi anlar.Buna ek olarak eğer çok büyük bir hata işlerseniz sakın ha üzülmeyin çünkü onlara göre yanlışlıkla omzuna çarpmanızla haftalara mal olacak bir hata yapmanız aynı şey ikisi için de 'I'm sorry about it 'demeniz buzları eritiyor daha doğrusu hiç bir zaman erimemiş olan buzlarını sabit kılıyor.

(25.11.2011)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder