27 Aralık 2011 Salı

3 kala ...

Bugün bir arkadaşımla buluştum, çok severim kendisini, dün attığım mesajda 'yarın hala uygun muyuz buluşmak için, bir kahve içer (benden başka ne beklenirdi:)) yeni yıl dileklerimizi konuşur, eski yıla küfreder ama fena geçmedi deriz?' demiştim.
O da  'tamam canım buluşalım ben de duramicaktım zaten pek uygunum ben yani maksat sohbet muhabbet olsun:) ' demişti ve buluştuk...

Resmen pek şeker, pek tatlı kendisini görür görmez yüzümde bir gülümseme filan:)
Sonra başladık konuşmaya ondan bundan,
geçmişten, yeniden,
Kayıplarımızdan, kazançlarımızdan ,
Bütün bunların hepsini konuştuk 2011 e laf dokundurmadan...
Düşündüm ki büyümüşüz liseden beri..
Hayat şartları mıdır,
İstanbul'un hava koşulları mıdır,
Arkadaş kazıkları mı yoksa
çok değerli anılardan mıdır bilinmez ama yaşımız da düşüncelerimiz de gelişme göstermiş..
çok gerekliymiş gibi.
ben daha elma şekerinin tadına varamaz,
anneden izin koparmanın mutluluğuna daha  doyamazken büyümüş  müydüm şmdi?
daha elinde rengarenk onlarca balon olan satıcıdan hepsini alıp fotoğraf çekinemeden
bir elimde lise kitaplarım , üzerimde pek haz etmediğim ekoseli etekten bile yeteri kadar nefret edememişken,
Portakal Çiçeği Bulvarı'ndaki Evren Büfe'den istediğim kadar  yengen yiyememişken ve
Antalya'nın deniz manzarasında oturup şöyle kitap okuyup çayımı içememişken,
of evet büyümüşüm ama çok değil...
bu iyiye işaret çünkü hala komik şeyler yapıyorum...
bu beni hayatta kılıyor..kılmalı...
Nerde kalmıştım,
O şeker arkadaşımla konuşurken farkettik ki birine karşı ne düşündüğünü söylemek çok ciddi bir mesele
çünkü arkadaşlık ciddi bir müessese,
karşındakini de düşüneceksin elbette fakat
psikolojinse bozulan , bırak herşeyi kenara fırlat...
 sonra herşey bitti evlerimize doğru yürürken günün anlam ve önemini belirten soruyu o sordu
(o'nun bir adı var ama açık etmek sitemiyorum:D ),
'Naptın yılbaşı bileti aldın mı?'
'Yok almadım ama alıyim diyorum ya belki şansım devam eder filan dedim
sonra biraz daha yürüdük
ben akıllı eve yürüyeyim dedim de...
Sonra o evine gitti...
Ben de yürürken düşünmeye başladım
Bunu şiddetle yapmamanızı öneriyorum ...
Dedim ki bak oğlum 2012 , 2 saat oturduk o cafede aklımızın ucundan bile geçmedin
sen gider ayak akla gelebilecek bir senesin yani, çok havalanma
şimdi bu pahalı süslemeler, yılbaşı şarkıları filan bana vız gelir tırıs geçer yani dedim..
Sonra döndüm arkama baktım(orada 2011 i göreceğini sanan hayalgücüm şirin bir teyzeyi gördü karşıya geçerken)
Neyse diye geir döndürdüm kafamı boşluğa konuştum
Sen de dinle beni 2011 , bir gram değerin yok insanların gözünde kimse aldığı kararları uygulamadı senin zamanında dedim yani altın çağı filan değilsin insanların...
Sonra baktım ikisi de bozuldu bunların yüzler filan asıldı ,
Tamam tamam sorun sizde değil bende , siz daha iyilerine layıksınız dedim ,
sonra  başka şirin bir arkadaşımın daha söylediği bir şey aklıma geldi,
'bizden daha iyi birilerine layık olacak birini bırakmak aptallıktır' gibi bir şey söylemişti
yani bu seneyi(2011 i) çıkarıp atamıyorum geçmişimden,
çünkü o öyle kitaptan herhangi bir sayfa değil ,
bir 'hayat' niteliğindeydi....
E dolayısıyla yeni yıla da gelme diyemiyorum çünkü 'tutamıyorum zamanı' Kenan  gibi...
Yani anlayacağınız bu İzafiyet Teorisi olayını halletmeden işimiz zor
Rahat uyu 2011 ,
Ayrılıklar insana sonradan kor
Sen de özleneceksin elbet...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder