29 Ağustos 2012 Çarşamba

Ter(A)zi kendi söküğünü dikemez...



  Tatilim ben pek tatmin olamadan bitti.Sahilden  izler var hala, güneşten , sıcaktan, sevdiklerimden okuduğum romandan ...
   Yine bir şeyleri telafi etmeye çalışmalar, yepyeni kararlar almalar, önümüzdeki aylar için planlamalar, ama ne derim ben hep ;ter(A)zi kendi söküğünü dikemez, iyice parçalar.Hata yapsam da ders alsam da , gün geliyor unuturum ne dersi aldığımı, tekrar yapılmayan şey unutulur ya hani. Basite indirgeyelim bunu,  yabancı bir dili öğrenmek gibi hayat .Neyse ki saatlerle  değil de saliselerle yaşamamız gerektiğinin farkındayım bu ara .Dünyamıza misafir ettiğimiz her salisenin değeri var hemen algılayamasak da. Sabahın en erken saatlerinde kalkabilmek zordur mesela.O saatte vücudunuzu ürperten denize girebilmek de .Hatta geceye kaldığı yerden devam edip sabahlayabilmek de zor gelir bazen.Ama değer. Hepsini severim.  Alarmımın sabah 4te çalıp beni uyandırmasını da ,uyuyakalıp gecenin bir yarısı istem dışı kalkmayı da. Her saatin ayrı bir gizemi vardır hayatta. Siz farkında olmadığınız her dakika, yeni bir şey  ekleniyordur ruhunuza.
* 'Denizi ve güneşi,en erken ve en geç saatlerinde yaşamamış olanlar daima ortalama insanlar olarak kalacaklardır' (Buket Uzuner)

    Oldum olası hissettiği gibi görünebilen bir insan olamadım.Ne gözyaşlarımı olması gereken zamanlarda akıtabildim ne de gülücüklerimi hak ettikleri zamanlar da paylaşabildim...Öfkeli olduğumda birine bağırabilmeyi ben de isterdim.Olduğum gibi göründüğümün yanı sıra hissettiğim gibi davranabilmeyi yani. Kendime nasıl bir deniz yarattıysam uçsuz bucaksız gibiyim.Sözüm ona açık sözlüyüm, ama sorun herkese ,açık denizdeyim...Kimsenin bilmediği ne hikayeler biliyorum, ne insanlar tanıyorum, ne hayaller kuruyorum, çeşit çeşit düşler içerisine giriyorum.Kendimle hesaplaşmalarımı yalnız yaşamalıyım..Kimse rahatsız etmesin, yorum yapabilmesin diye. Eleştiriye açığım ama önce kendimi eleştireyim diyorum.Başkalarından rica edene kadar  ben aynayı  kendime tutayım diye..Biliyorum..Etrafımı tanıyorum... Hangi durumlarda nasıl yaşamlarımızın olduğunu, nasıl bir oyunun içine sokulduğumuzu görebiliyorum.
*'Zaferin olmasam da aydınlığın insanıyım..' (Buket Uzuner) Bütün sınavları veremesem, tüm yarışları kazanamasam da ışığı gördükten sonra ulaşmak için her türlü yola varım. Doğrunun yanında olurum..İçimdeki sıkıntılar git gide büyüse de korkmuyorum.. Çünkü alıştım artık. Değişime ayak uydursam da , içimdeki şehirde aynı hayatı yaşıyorum..
*'Bütün dalgaların derinde boğuştuğu büyük bir göl gibiydim ben, hala öyledir...'(Buket Uzuner)


Şimdi emin adımlarla kurguladığım dünyaya doğru yürüyorum...İçimde kimseye öfkem yok, kaybolma endişem, kırılma düşüncem yok...Hiç bir sebepten dolayı ağlayasım, kimseyi  de unutasım yok..Hayatıma giren herkesten dakikalar çaldım ben, onlar da benden...Bir şeyler paylaştık isteyerek veya istemeden.Bildiğim tek şey hayatımda kimler için endişeleneceğim gerçeği.Durup da şöyle bir etrafına bak, hiç durur mu sanıyorsun bu saat? Katabildiğin kadar renk, bulabildiğin kadar çeşitlilik kat....Aslında sabah uyandığında aklına gelenlerle yaşanmalı hayat..

                                        Not:Buket Uzuner'in 'Yazın Öyküleri' isimli romanından alıntılar yapılmıştır.
                                                                                                 Yağmur ŞİMŞEK


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder