ÜFLEDİM GİTTİ! |
Aslında olmaz da , ama hani bir
ihtimal olur da ne düşündüğümü merak ederseniz diye anlatacağım aklımdan
geçenleri, birazcık hissettiklerimi, çokça üzüldüklerimi , hani benim gözümden
dünyayı ,sizi...Belki bazı söylediklerim hakkınızdadır, belki bazı
eleştirilerim biber tadındadır.Sizi balona bindirtip tüm şehri dolaştıracak
tatlı mı tatlı sözlerim de var ama zamanla bunlar hep. Hani olur da kale
alınırsam bilin ki kimse annesinin karnından mükemmel doğmamıştır.Lakin bakınız
mutsuzuz.Konuştuğum üç kişiden iki kişi mutsuzuz. Ben o üç kişilerle
konuştukça ve o iki kişinin biri hep ben olunca sonra dönüp bir de bu durumu
kendi iç kişime sorunca bu durumların düzeleceğinden ben bin kat daha
umutsuzum.Sonra ufak bir gözlem yaptım.Ufacık.Yani okuduğum
üniversiteyle, yaşadığım çevreyi kapsayan bir gözlem alanı. Öğrendim ki
kendimizi dünyanın merkezi sansak da o devir geçti kapandı bitti.Başkasının
yaptıklarına saygı duyulmayan, insanların kendisini güncellemediği, geçmişe
takılıp kalıp, geleceği düşünmekten yorgun düşüp, ufacık bir olayı takıntı
haline getirip, bol bol zaman katili olup, sonucunda verimli olamayıp,
mantık dışı, seviyesizlik içi , öğrenme arzusundan uzak, ama dedikoduda
bilirkişi, öksürürken boğulsa bile suyunu içmeye üşendiği bir dünyada düşünsel
olarak bir hayat yok.Tavuk gibi yaşayıp tavuk gibi ölmek açıklaması bile
iyimser kalırdı bu duruma.Ateş olsak cirmimiz kadar yer
yakabileceğimiz bir durumdayken bütün cümleleri kendimize yönlendirmenin sebebi
çok ama sağlıklı bir açıklaması yok.
Neden mutsuzuz, ya da mutsuzlar,bazıları neden
çizginin öbür tarafındalar?
- Bir diğer sebep de aynı insanlar.Kendinize bir
insan belirleyip onunlar aklınızdan geçen, hayal ettiğiniz ve planladığınızı
her şeyi yapmaya çalışmayın. Bırakın yedi günün 24 saatinin bazılarını
ayrı geçirin hatta bazen hepsini, hatta bazen üç katını filan. Çünkü bu hep
böyledir. Karşınızdaki insanla oturduğunuzda aynı konuları konuşmaya başlamış,
güldüğünüz olaylara artık gülmemeye başlamışsanız o arkadaşlığın son
kullanma tarihi geçmiş demektir.Bir kısmımızın sürekli görüştüğü üç beş
kişiden başka arkadaşı yok.Çünkü olsun istememişler, çünkü o üç beş kişi onlara
yetmiş, ama kaçırdıkları bir nokta var ki sadece üç beş kişi herkese yetmek
zorunda değilmiş.İstedikleri kadar atıp tutsun, sözler versin insanlar, kimse
kimsenin TEK arkadaşı olamaz ebediyete kadar.Bırakın bazılarıyla eğlenmek
güzelse onu başka sebeplerden ötürü yargılamayın, eğlenin, gezin tozun ve gidip
sırrınızı güvendiğiniz kişiye anlatın.Şimdi ben öyle herkese de hemen
güvenmeyin diyeceğim de bin yıllık dostluklar beni yüksek mahkemede
yargılayacaklar diye tırsıyorum:)
-Zamanım
yok diye sızlanmayın.Çevremde bazıları var hiç oturmuyor, bazıları var çok
oturmaktan bile sıkıldım diyor.Hangisi doğru bilinmez ama savunduğum bir şey
var ki üşenmek insanı yaşlandırıyor.Aklınıza bir şey geldiyse, dışarı çıkıp bir
sorunu halletmeniz gerektiyse, aradığınız peynir bu markette değil iki sokak
ötekindeyse üşenmeyin. Enerjinizi toplayın ve işlerinizi halledin.
-Çok özel bir sebebiniz yoksa insanların geçmişini inceleyip
araştırmayın.O an tanıdığınız kişiye odaklanın ve o günden sonrasına bakın. Bu
sizi yorar. Ona da afakanlar basar.Kafanızı bu durumlarla meşgul edip beyninizi
yormaya gerek olmadığı gibi, daha önemli konular üzerinde düşünebiliyor olmanız
da açık ve net hani.Bir de dedikodu yapmayalım artık, en azından bende çok kötü
durduğuna kanaat getirdim , ama inanın biriyle paylaşmasak çatlayacaktık.
-Bir de nefret
etmeyelim bence bu insanı mutsuz yapıyor,konuşmamak, selamlaşmamak ,
huzursuzluk katsayımızı günden güne arttırıyor.Şöyle yukarıda yazdıklarıma bir
baktım da maddelemişim bir de sanki 'ben psikoloğum', sanki 'ben kişisel
gelişim tarzı yazarım' der gibi olmuş.Yok aslında öyle değil.O an zihnimde
geçenleri bir düzene sokmak gerekti.Çünkü bütün bunlar geçen gün okulun
kafesinde kahve içerken gözlerimin önünden geçen farklı modellerdi.Halim
komik.Yarın sınav var, benim parmaklar yine tam klavyeye gidip gelmelik,
işte öyle dedik, kahveyi önümüze çektik, yazdık çizdik. Evet çizdik.
Dediğim gibi kafalar karışık, karmaşığız.Ama ben artık olumsuz düşünen
tarafımı tınlamıyorum.Radyoyu açıp onun sesini duyup, ama bir taraftan kendi
işini yapmaya devam etmek gibi bir şey bu.İç sesiniz konuşur bazen olumlu bazen
olumsuzdur.İnsanlar konuşur ve cümleleri bazen güldürür sizi bazen yerden yere
vurur.Güçlü olmak onları duyarken elinizdeki işleri
bitirebilmenizdir.Hayatınıza odaklanabilmenizdir.Başımıza her şey gelebilir ve
her türlü kuş konabilir.Hangisini gönderip , hangisini
değerlendireceğimizi bilmek gerekir. Kalite önemlidir.Yaptığınız
işten, konuştuğunuz insanlardan, girdiğiniz mekanlardan kendinize bir şey
katmadığınızı , artık onlara ihtiyacınız olmadığını aynaya itiraf edebildiğiniz
anda, ipin ucunu yeniden kavradınız demektir.
Durum böyleyken
fazla söze ve aslında daha 98374389203948 de birini bile işleyemediğimiz
halde fazla maddeye gerek yok.Rüzgar esti, fırtına koptu, saçlarım birbirine
girdi, dudağımın üstündeydi, çok rahatsız ediciydi, ben de üfledim gitti...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder