4 Aralık 2012 Salı

İki Yol Vardır Genelde...

(Öncelikle arka fonda bu iyi gider:) - http://www.youtube.com/watch?v=2bF6QipA3iQ )

Bütün rüzgarlara söylemek mi daha iyi, yoksa taşın altına saklamak mı?
Sonra nasıl görünür dünya gözüme?
Sonra her taşın altından o gerçek çıkmaz mı inadıma?
Bilemedim.
Bu işi çözemedim.
Zaman mıymış çaresi,
Karar veremedim.
Gökyüzü daha anlamlı geliyor imkansızlıklardansa....
Mesela oradaki kopan, hep hayali fırtına,
Rüzgar hep hayali, ellerimle çeviriyorum eseceği yönü...
Sonra o altına hayatımı sakladığım taş...
Bir türlü, tam anlamıyla kavrayamadığım
Ön planda olmayı seven bu karakterden bile
Bir türlü dışa vuramadığım bir durum.
Bu aradığın ve dünyayı değiştirebilecek gücü  olduğuna inandığın değerli bir taşı bulup ona dokunamamak gibi bir şey.
İnternete girip görebildiğin,insanlara sorabildiğin, telefonunla başkasına anlatabileceğin gibi değil,
Kendine bile anlatmak için günlerce iki düşün bir daha düşün dediğin bir şey.
Şimdiye kadar kimsenin kullanmadığı bir kelimeyi bulup, cümle  içine koyamamak gibi bir şey.
Çaresizlik değil bu , aslında tam tersi belki de çaren olabilecek bir şey.
İlham gibi bir şey.
Yaşamayan bilemez ilham almak nedir, nasıl bir haz verir.
Tabi yaşamayan, insanın süper egosunun insanı nasıl da girilmeyen deliklere sokacağını  da bilemez.
Eşi benzeri olmayan bir durumun insanları ne hallere sokacağını da.
Peki ya zor mu gerçekten < iki üç saçma kural> çıktı diye kendini dinleyebilmek veya kendi dünyanda çaldığın müziğin sesini biraz daha açıp notaların keyfini çıkarabilmek?
Eğer ki girilmeyen ne kadar delik varsa hepsine girmişsen görünmez olmak, o dünyaya kendini unutturmak için , zor evet!
İçindeki duyguları yaşamanın iki yolu var(Duygu dediğin öfke de olabilir ,bir evlat sevgisi , akademik hırs, başarı, haz, veyahut aşk <tabi ki nasıl unuturum> , şefkat vs. de) 
İçinizden bir duygu tutun ve onu ferah bir nefes alabilmeye eşitleyin.Diyelim ki bir tepeye çıktınız, dağa, hatta Toroslar'a filan ve şehrin o kirli havasından uzakta uzun süredir ilk defa ferah bir nefes alabiliyorsunuz.İlk defa diyorum ya ilk defa!İstiyorsunuz ki herkes sizin ne kadar temiz hava aldığınızı öğrensin, onlar da alsın istiyorsunuz..Hayırdır yine yüzün gülüyor diyeceklerine yine mi temiz bir nefes aldın desinler istiyorsunuz.İşte bu aşamada iki yolunuz var. Ya haykırırsınız dağa , taşa, denize, toprağa, kuşa aldığınız nefesi verirken, ya da rüzgara fısıldarsınız.Sonra o gider başka bir rüzgara fısıldar ama değiştirir biraz hikayenizi.Sonra o diğerine anlatır, sonra o değiştirir filan.Oldu mu sizin ferah nefesiniz yine simsiyah karmakarışık bir nefes.
Dedim ya yaşamayan bilmez.
E o zaman niye anlatıyorum değil mi?:)
Fikir alsınlar diye, çok uzun sürmez.
Bütün rüzgarlara söylemek mi daha iyi.yoksa bırak rüzgarları kendine bile söylememek mi?
Ya da söyleyip ne halim varsa görmek mi?
<Mecazi patlayan bir kalple> daha fazla sabit durabilecek miyim sanki?




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder