16 Aralık 2012 Pazar

Karakter Meselesi

    Karakter 1 (Bundan sonra X olarak bahsedilecek) ,masadaki bardağı yavaşça tuzla karabiberin önüne itti.Başını kaldırdı ve Karakter 2 (Bundan sonra Y olarak bahsedilecek) ye baktı.
-Düşünsene , hayatımızın ve varlığımızın sadece bir bardaktan ibaret olduğunu.
Y  cevap vermedi.Çünkü biliyordu ki  söylediklerinin sindirilmesini bekler ve devam ederdi  konuşmaya hep.Öyle de oldu.
-Yani seçeneklerimiz var işte.Camdan yapılmış saydam bir bardak olmak veya porselenden içi görünmeyen  bir bardak olmak.Uzun veya kısa, ince veya kalın, renkli veya renksiz, şekilli şekilsiz olmak.Kalitemizi belirleyen markalarımızın, fiyatımızı indirip yükselten indirimlerimizin olduğu bir ortamda bulunmak.Yere düşünce kırılmak veya tamamiyle kırılmaz bir yapıya sahip olmak.Plastik olmak en basiti.Basit bir bardak olup kalabalık bir dünyaya sahip olmak veya afili bir hayata sahip olup basit bir kalabalığa, veyahut ikisinden biri olup yanlız bir hayata.
Y düşündü.Aslında kendisinin, orada sadece X in söylediklerini düşünmesi gereken bir karaktere ihtiyaç duyulduğu için  bulunduğunun farkında bile değildi.X parmağını bardakta gezdirerek konuşmaya devam etti .
-Aklımıza soktuğumuz veya bir şekilde oracığa giriveren düşünceler gerçekten bizim elimizde mi sence?Hani bir bardak olsaydı varlığımız, biz istemesek de onu ayranla veya rakıyla doldururlar mıydı?Hani su olsun istesek, sadece saf olsun istesek buna saygı duyarlar mıydı.Veyahut yok olsun istesek.Herşeyimiz tuzla buz olsun istesek bizi daha o paketimizden çıkarırlarken yere atsınlar ve bu hikaye başlamadan bitsin veya bambaşka yerlerde bambaşka tesadüflerle yeniden başlasın istesek..(Hani bazen eliniz ayağınız tutmayıverir ve elinizden bardak ,çanak, çömlek düşer ve kırılır ya , düşünün işte niye kırıldılar gereksiz yere:))Kısacası bulunduğumuz kabı , bizi tutan eli, içimize konan içeceği beğenmesek bizi yeniden dizayn ederler miydi? Hiç sanmıyorum.
Y daha nereye kadar sessizliğini koruyacağını düşünüyordu.Öyle ya düşünmek için oradaydı.
-Bizi gruplara ayırmaya çalışıyorlar.Bardak olsak da bu farklı olmayacaktı inan bana.Baksana şu masalara
 X bunu söylediği anda kafasını sağdan sola yavaşça döndürür , gözleriyle masadaki bardaklara,  aslında bardağı değil de içindeki molekülleri görmeye çalışırmış gibi bakar.
-Bak işte, hepsi aynı türde.Neden?Çünkü burası bir restaurant.Çünkü burası bir isim altında işliyor ve çatalından tut zeminine kadar bir  bütünlük göstermeli.E durum böyle olunca, bardakları da aynı görünmeli.Tıpkı bizler gibi.Bulunduğumuz yer neresiyse hayatımıza ve karakterimizi işlemeye öyle devam etmeli.Neden diye hiç düşündün mü?Neden senin dünyana bir başkası yön vermeli?
Y tam ağzını açacak tı ki, diğeri lafı ağzına tıkadı, sus , düşün sadece ...
-Evet ,işte böyle.Bir de merak ettiğim bir şey daha var.Bir bardak olsaydık biz, yani hayatımız bizim bardaklığımızdan ibaret olsaydı şayet, kimin elinde olmak isterdin hiç düştü mü aklına böyle bir soru?Eskiden olsa herkes kralın bardağı olmak  isterdi belki.Bir ihtimal de kralın kızının olabilirdi.Kimin poşetinde olmak , nereye yocluluk etmek isterdin? Senin diğer eşini, parçanın takımını nerede bulabileceğini düşünürdün?Hatta hatta dur bir dakika , sen tesadüfleri sever misin?Mesela yolculuktaydım ben , düşüncelerimde.Rastgele önüme çıktın.Sen ister miydin benim bilinçaltımdaki Y karakteri olmayı, zannetmem. Ama oldun. İtiraz da etmedin.Kader diye mi kabullendin yoksa bunu yaşaman gereken bir tesadüf olarak mı gördün?Gerekli midir yaşamak?Belki küfrediyorsun kendine 'ahh seni kendini bilmez Y , nereden çıktı da bu kadının düşünce yolculuğunda rotasına girdin ' Haklısın çok üstüne gittim.Bağışla beni, biraz düşünceliyim.
-Peki eğer bu bir tesadüfse , aynı rotada olmamız, aynı notayı basmamız , eğer ki tesadüfse sence bu en iyisi midir? <Hayattaki en ender tesadüf bu mudur> sana göre?
.Y hala yapması gereken şeyi yapıyordu.Bu sefer iç sesine karşı koyamadı ve daha yüksek sesle sorguladı.
- Belki evet. Ama bence bu tesadüfü elde ettikten sonra aynı kişilerle bambaşka tesadüflere de sürükleyebilir hayat.İşte o zaman yargılayamazsın hani nerde neden , nerde sonuç, nerde sebep.< Yoksa algıda seçicilik mi ihtimalleri tesadüf haline getirir kişinin gözünde> Yani birinin tesadüf olarak gördüğü bir karşılaşma , karşılaştığı kişinin çok öncelerden beri kurduğu bir plan olabilir mi gerçekten?
X sıkılmıştır bu uzun bekleyişten.Y nin düşünmesi gerektiğini kendi istemiştir halbuki.Şimdi de biraz korkmaya başlamıştır, ya gereğinden fazla düşünürse.Öyle ya o zaman tamamiyle kendini bulursa belki X i de atabilirdi dünyasından Y.
-X tam ağzını açıp Y nin iç sesini susturacakken , Karakter 3 (Bundan sonra garson olarak adlandırılacaktır) gelip X in ta en baştan beri kurduğu benzetmeye yardımı olan bardağı alır ve götürür.X sinirlenmiştir.Ne münasebetle onun hayat yerine koyduğu bardağı ,garson bir soru bile sormadan alıp gitmiştir.Garsonu geri çağırır.
-Çok afedersiniz ama bir şey sormam gerekiyor, neden bardağımı bana sormadan alıp götürdünüz beyfendi, belki daha masamızda kalması gerekiyordu?
Garson şaşırır, düşünür (İşte tam da X in istediği şey) ve cevap verir;
-Bardağınız boştu ve ben de daha fazla masada kalabalık etmesin diye alma gereği hissettim.
-X başını eğer, yutkunur ve kafasını kaldırıp şöyle der,
-Gerçekten bir şeyleri sonuna kadar bütün lezzetiyle içmek isteyen insan, son damlasına kadar da olsa içmeyi ve tatmayı amaçlar ve bütün bunlar olurken, bardağı, yani hayatı önünüzden hiç bir şey yokmuş gibi çekip alacak olan insanların , nezaketen de olsa daha devam edecek miydiniz diye sorabilmesi çok ince bir noktadır.
  Garson anlamış gibi kafasını hafifçe sallar,' haklısınız, sormam gerekirdi, başka bir şey içer miydiniz?'
  Bu sefer Y sinirlenmiştir.Kendisi başından beri X in söylediği her şeyi dikkatle dinliyor ve sonuna kadar mantıklı düşünmeye çalışıyordur ama bu garson daha ilk cümleden beri düşünmemek için yemin etmiş gibidir adeta.Sonunda Y de gerçek olduğunu, sadece düşünmesi gereken bir karakterden ibaret değil, konuşmanın her dakikasında biraz daha gerçeğe dönüştüğünü hisseden bir karaktere, bardağa(işte siz ne derseniz deyin o'na)  dönüştüğünü farkeder.Kendini tutamaz ve garsona dönüp,
-Hadi ama gerçekten bu bir oyun değil , anlamamış olman imkansız, 'bardağımdaki son damlayı dahi olsa içmek istiyorum 'diyor, başka bardaklar veya çeşitli içecekler değil.
<Doğru sorunun alamayacağı cevap yoktur> diye düşünürken X , Y deki gelişmeye de şaşırmış gözlerle bakıyor.
-İşte gördün mü Y , ben yine boşa konuşmuşum anlayacağın.Seni ve beni biz güzelce oluşturuyoruz, düşüncelerimizi şekle sokuyoruz, bardaktan ibaret tutttuğumuz hayatımızı karakterlerimizle anlamlı hale getiriyoruz, sonra biri geliyor, tek bir hamlesiyle her şeyi başa sarabiliyor. Ve o biri , nelere zarar verdiğini veya ne emekleri hiçe saydığını hiç bir zaman  bilemiyor. Çünkü düşünemiyor.
Y sonunda konuşabilecek olsa da ağzını açıp tek kelime edemez. Usul usul ağlamaya başlar , sessizce.X e güçsüz biri olmadığını, ama bütün bu konuşmanın, hayatı sorgulamanın, sadece düşünüp hiç konuşmamanın kendisini farklı bir duyguya soktuğunu, anlatmaya çalışır.Kem eder, küm eder, yok anlamlı bir kelime çıkaramaz harflerinden.Sonunda X durumu farkeder ve onu rahatlatmaya çalışır,
-Üzülme, bazen en güzeli cam bir bardak olmaktır.Dikkatli olunmazsa kırılır, içine konulan sıvı neyse onun rengini alır, sanki öyleymiş gibi algılanır.Anlatamasan da görürüm ben senin düşüncelerini çünkü <gözler ne renk olursa olsun, gözyaşları hep şeffaftır.>

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder