2 Ocak 2013 Çarşamba

yok bir de ikibinonüç geldi deseydiniz tam olsaydı ...

Şöyle saat 24:00 olsun da bakarız dedim.
Şöyle gece bir eve gidelim de yazarım dedim.
Teknik olarak tüm gün 1 Ocak zaten, bitirir paylaşırım, dedim.
Sonra az  önce bir baktım ki tarih 2 Ocak'ı gösteriyor ve ben yeni yıl yazımı anca 2'sinde paylaşabiliyorum.Buna da şükür;
Hoşgeldin 2013, hadi hepimizin yüzünü daha da güldür:)
E geldin de bizlere neler getirdin ?
Biz senin tabağını boş vermedik Allah için...
    Bolca politik sorun kattık, iyi-kötü haberler koyduk,üstüne biraz limon sıktık,sınavlar (maddi, manevi, edebi, siyasi,akademik vs) verdik, baktık iyice ekşileşince biraz sulandıralım dedik.İlişkilerimizden tut sevişmelerimize, sessizliklerimizden tut kahkaha atışlarımıza, yalanlarımızdan tut dobra oluşlarımıza, zenginliğimizden tut fakirlik manzaralarımıza, öfke nöbetlerimize, cinayetlerimize, evliliklerimize, sarhoşluklarımıza , şarkılarımıza, hayallerimize kadar yeterince açık oynadık kartlarımızı.
     Ben tatmin oldum mu 2012'den?
     Bir bakıma oldum isin garip tarafı.
     Peki aratır mı dersiniz hep eskiyi yeni gelen?
     Bekleyelim ve görelim 2013'ün numarasını.

Yeni yıla girdikten sonra ufak bir diyalogla hem güldüm hem düşündüm açıkçası;
'-Valla şu an kafam yerinde değil, çok içtim, güneş bile nereden doğuyor bilmiyorum....
 -O nereden doğacağını bilir boşver sen kendini düşün:) ' (Ne yalan söyleyeyim,, güzel tespit, güzel cevap)

    Benim 'sorun yaratanlar' diye tabir ettiğim kısım hep ne yapacağını bilir.Hani onların iki adım sonra ne yapacağını tahmin etmeye çalışır, onlar yerine şimdi ne yoldan gitseler iyi olur diye düşünür, kendimizi unutur, güneşin yönünü şaşırma ihtimalinin varlığından ötürü yaşamayı bırakır, beynimizi çürütürsek, bu işler olacağına varmaz, olacağı varsa da olmaz.Elbette zımparaların düzeltemeyeceği pürüzler, pompaların açamayacağı tıkanıklıklar, yumrukların çözemeyeceği  fikir bazlı kavgalar, imkansız aşklar, imkanlı yalnızlıklar ve daha bir çok olumsuzluklar silsilesi etrafınızı kaplayacak ama bunların yanında paranın elde edemeyeceği duygular, teknolojinin bile getiremeyeceği mucizeler, konuşmadan anlaşılan fikirler, gerçekleşen rüyalar, içten gelen sarılmalar, birbiri tarafından sevilmeler ve küçük bir çocuktan ufak bir gülümseme almak  gibi çok şirin mi şirin durumlarla da karşılaşılacak...Yani doğru yolu , doğru pencereyi seçerek değil, seçtiğimiz pencereden kendimize doğru gelen yere bakmakla bulabiliriz ancak..
  İnsan mükemmel bir varlık olsaydı, burada yapacağımız bir şey kalmaz , yaşamamız anlamsızlaşırdı.Bu yüzden düşmekten, yanlış yapmaktan, sorgulamaktan, sorgulanmaktan çekinmemek lazım.Yılmaz Özdil'in üniversitemizde(Özyeğin Üniversitesi'nde) çekilen bir programa katıldığında söylediği gibi <Dağıtmadan toparlayamaz insan> Yasaklananları inadına yapacağız, tecrübe edeceğiz ki hangi yol daha iyi muhakeme yapabilelim.Takdir edilmeme korkusu olmadan hem mahvedelim bir şeyleri hem de yapıcı olup daha iyisini ortaya koyabilelim.
   Hem fiziksel hem ruhsal buradayız biz.Yani aslında burada olduğumuzu belli etmeliyiz çünkü eğer istersek varlığımızla koskoca bir kadehi doldurabiliriz. Sonra o içinde bulunduğumuz kadehi dökebilir, kırabilir, sallandırıp yeniden durdura da biliriz.Bize kalmış artık o, kalitemizi kendimiz belirleriz.
  (Bu yazı yeni yıl yazısı olacaktı pardon konunun dışına çıktık biraz:))
   Yeni yıl,  bir yeni yıl,  bir yepyeni yıl.Aslında ben 2012'den bir hediye aldım ve o hediyeyi önümüzdeki herhangi bir yeni yılda devredesim yok.Büyük ikramiyeyle aynı kategoride olmasalar da beni mutlu etmeye yetecek bir durum aslında.(Ay yok bu yine bir 2013 yazısı olmayacak gibi görünüyor:))
İyi de daha yaşanmamış bir yıl hakkında ne kadar boş konuşabiliriz ki.Dönüp dönüp eskiden bahsediyorsak açık bir şeyler var demektir, yarım kalmış olaylar, çözülmeyen sorunlar veya doyulmamış mutluluklar var demektir.
Hadi hayırlısı.
Hakkaten söylüyorum  bu kez 'hayır'lısı...
Evlenenlere de söylüyorum bunu, oy kullananlara da!
Emin değilseniz 'hayır'lısı...Yeni gsm kampanyanız içinize sinmiyorsa 'hayır'lısı, arkadaşınız hoşunuza gitmeyen bir şey istiyorsa ve siz kırmak istemiyorsunuz diye sineye çekiyorsanız ,çekmeyin ;'hayır'lısı, yemeğinizin yanına ekmek alır mısınız? ay yok 'hayır'lısı, beyfendi saf mısınız, olur mu efendim 'hayır'lısı,<hanımefendi> large mı giyerler acaba? ne münasebet 'hayır'lısı, hatta mümkünse <kadın>lısı...
    Bu liste daha böyle uzar gider,illallah getirtir.Bu kız da amma HAYIRcıymış diye düşünmeyin çünkü bilen bilir;.Siz neye 'hayır' diyeceğinizi bilirseniz 'evet 'ler size  kendiliğinden gelir!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder