7 Ekim 2013 Pazartesi

05/10/2013

......Hava ılık ve ben deniz kabukları topluyorum.
Bir taraftan da kumdan kaleler yapıyoruz  kardeşimle.
Elimi açıyorum, 
'Bak, şimdilik bu kadar toplayabildim, ama ne kadar da değişikler değil mi?' diyorum
Bakıyor...
Topladığım deniz kabuklarının ne kadar  farklı olduğunu o da görsün istiyorum.
Gülümsüyor...
Ona gülümsemeyi yakıştırıyorum.
Espri yapmayı da yakıştırıyorum ve muhtemelen zeki bir espri yapıyor deniz kabuklarım üzerinden;
Devam ediyorum kumsalda yürümeye.
Ayağım suya bata çıka,
Yüzüm güneşe dönük,
Gözlerimi kısa kısa,
Hangi deniz kabuğunun toplanmaya daha değer olduğunu anlamaya çalışıyorum.
Arada da ona soruyorum.
Pek yorum yapmıyor...
'Topla işte ne fark eder,
Sonuçta senin olacaklar ve elinde taşıyacaksın 'diyor.
Onun benden daha farklı bir bakış açısı oldu her zaman
Ve bazen özendim de aslında.
Çünkü siz neyi alıp hayatınıza koyduğunuzun farkında olmadan geçiverir zaman.
Benimki de geçiyor.
Hava kararırken hafif bir yağmur başlıyor.
İyi oldu bu,  diyorum 
......deniz kabuklarım arınmış olur daha iyi görürüm renklerini, şekillerini, çizgilerini belki....'
Sanki gidip kendim de yıkayamayacakmışım gibi
Çocuğum işte..
Hala çocuğum...
Şikayetçi de olmadım hiç.
Müzik dedim sonra.
Müzik eksik.
Kafamda çalmaya başladı bir şeyler
Ne yazarı belli ne bestecisi
Belki de ben uydurdum bilemiyorum
Ama çalıyorum...
Böylesi muhtemelen daha iyi..
Dönelim artık, diyor.
'Dur biraz daha kalalım, hangilerini alacağımı seçeyim, bak mesela bu biraz çirkin bir kabuk, atayım denize'diyorum.
Sonra yüzüme bakınca öyle uzun uzun 
Bir kez daha düşünüyorum
Acaba bu da mı olsa.
Çünkü çirkin veya değil,
Benim elime geçmiş,
Toplamışım, benimle buralara kadar gelmiş
Bir anlamı olmalı ki benim hikayeme girmeyi seçmiş
Sonra kararlıca başımı yukarı kaldırıp 'Neyse kalsın' diyorum.
Şimdi suya verirsem götürür.
<Çünkü yaşadım bir kaç kez öyle bir şey...>
Ellerimiz kollarımız şekilli-şekilsiz, renkli-renksiz kabuklarla dolu ,
Yaptığımız kumdan kalenin dalgalar yüzünden mahvolacağını bile bile dönüş yoluna geçiyoruz.
Olsun bir daha yaparız diyoruz.
Sen ve ben olduğumuz sürece 
Bize değer veren insanlarla
Yarattığımız kalemizde mutlu olduğumuz sürece,
Sonrasından hiç kaçmayız.
(Sonra tatlı bir uykudan nasıl uyanırsa insan öyle uyanmışım bu gerçek rüyadan..)
Aslında öyle,
Her geçen sene geriye bakıp,
Şimdiyi yaşayıp,
İleriyi  planlarız...
Sonra bir kırılma noktası gelir
Ve hepsini birbirine karıştırırız.
'Geri'sini unutmayız belki ama, olan bitenle değil,
Başımıza gelecek  ve bitmeyecek olanla yaşarız
Topladığımız deniz kabuklarını, aynı özenle saklarız...
Tartarız, eleriz, dersimizi çıkarır yolumuza devam ederiz.
En azından deneriz;)










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder