12 Ocak 2014 Pazar

Nutella&Donut (yemezler be canım:))


 Hayır yanlış düşünüyorsun, depresyonda filan değilsin!
Öyle "ay ben depresyondayım galiba ya " diyerekten, ay'la başladığın cümleyi ya'yla bitirerekten girebileceğin bir kapının ardında değil bu depresyon dediğin. Adam akıllı hissetmelisin her anında, anca öyle verirsin depresyonun hakkını da ...
Ama gerek de yok bu durumlara, haklara, hukuklara....
Hiç bir şey istediğin gibi gitmiyor olabilir;
Dağlar denize parelelken dik,
Şarkının sözleri sana yazılmışken o'na denk gelebilir...
Hissettiğin her duygu bir kelimeyken, binlerce cümleye
Elindeki fotoğraf biraz önceyi anlatırken  yıllar sonraya,
Huzurunu aradığın kapı da karizmatik bir zindana dönüşebilir....
Bu gibi durumlarda Nutella yemek bir çözüm gibi görünse de  uzun vadede o da yine kocaman bir depresyon sebebidir.Kilo aldırır, aldırır, aldırır, duba gibi şişirir , sonucunda da moral bozar, yeniden depresyona girdirir.İyisi mi ara sıra kahvaltılarda bir ekmek üzerine sürülmüş veya bir iki kaşık ağza tat vermek amaçlı tüketilmiş Nutella hali dışında ona da fazla bulaşma.Çünkü depresyonda değilsin. Hiç de olmadın. Bu aklının sana kurnaz bir oyunu. Gerçekçi olmalısın, kendine söylediğin bir iki gerçek durum değerlendirmesiyle bu işin altından kalkabilirsin.Kolay olmaz ama amacına ulaşırsın.
Bir de donutlar var 'ah bu donutlar'. Ben de yaparım bunu, alırım donutımı , kahvemi, açarım filmimi, çekerim battaniyemi(Canın çekti değil mi?Benim de :))Ama işte bunlar hep depresyon belirtileri.(aslında çok zevkli bir şey ama sana depresyon belirtileriymiş gibi geliyor ) Gönder o donutları evine, daha çok ihtiyacı olanlara, depresyonu ciddi ciddi yaşayanlara ;Amerikan polisi değilsin bir şey değilsin, donut sensiz de devam ettirebilir varlığını, ve sen de onsuz var olabilirsin hayatta...Depresyona bile onsuz girebilirsin hatta, ama girme ...Böyle düşün ve o donutları yeme.Çünkü hızlı gelen  her güzel şey gibi o da seni anlık mutluluklar dışında kalıcı bir huzura erdirmeyecektir. Aklın yolu birdir , ve bildiğin yol genelde en kısasıdır.

Sen aslında gülümsemeyi seviyorsun, ve bunu içinden gelerek yaptığın zamanlar , zoraki yaptıklarından daha fazladır; hesaplamaya vursan, içtenlikle kazanırsın. Gel gör ki senin bunu sadece sen olduğun için yaptığına inanamıyorlar ve bazen ne yazık ki sen mutlusun diye, onlar da mutlu olabileceklerini düşünmek yerine, kendi mutsuzluklarına seni de dahil etmek istiyorlar. Eğer öyle bir davet olursa da gitme! İnan bana bu davetin olduğu gün yapılacak daha güzel alternatiflerin vardır ve sergiye, tiyatroya, sinemaya , konsere  filan gidebilirsin:) Aslında para harcamak zorunda da değilsin... Evinden çıkıp, temiz havayı içine çekip, sahilde boylu boyunca yürüyebilirsin, elini de cebine atarsın, ' çok havalıyım be ! ' der ve yürümeye devam edersin. E tabi belki de yapman gereken  bir işin vardır, bunu da unutmamak lazım. İşe gitmek zorundasın evet ve bu seni bazen çok yoruyor, çok geriyor hatta doğduğuna pişman ediyor. Ara sıra dinlenmenin senin de hakkın olduğunu düşünüyorsun ve burada bir hak verilmesi gerekiyorsa da evet haklısın .Lakin nasıl  tarihi değerlendirirken ,o zamanın şartlarına bakmamız gerekiyorsa, sen de biraz evinin dışındaki dünyayı irdeleyip, doğru kararı bu şekilde verebilirsin. Bana sorsan sevmediğin bir işi yapıyorsan onu bırakıp başka iş aramaya devam etmelisin ama ya sorumlulukların varsa?Şöyle yapalım  ve en basitinden söyleyeyim ; sen önce kendine karşı sorumlusun.Bu da mantıklı düşünürsen seni bencil olma düşüncesinden uzaklaştırır biraz. Hatta ironik ama gerçek; kendi hayatını en düzgün şekilde devam ettirebilmek için bencil olmaktan vazgeçmelisin! Benim de dünyamda bazen işler karışır. Kalbimle aklımın aynı fikirlere sahip olmadığı zamanları geçtim,  bazen bedenim de fiziksel olarak ayrılıyor ve karar mekanizmamda seçeneklerim üçe çıkıyor. Doğruyu seçme şansım daha da azalırken , işin şekli değiştikçe daha da bir heyecanlı oluyor:) Konuyu dağıtmayalım , ne diyorduk, depresyona girmiyoruz. Ağlayacaksak kendimize içimizdeki gözyaşlarını kullanabileceğimiz kadar bir müddet verip ( her şeyde olduğu gibi ağlamak da zamanında güzeldir) akabinde  gülümsemeye tekrardan  devam ediyoruz.
Bizi mutsuzluk  verecek  durumlar karşısında bıraktığı için evrene bazen kızgın olabiliriz ama evren hepimizi içinde barındırabilecek kadar büyük olsa da hepimize aynı mutluluk hissini sağlayabilecek kadar enerjiye sahip değil. Hiç birimiz değiliz ve ayarını hiç bir zaman bilemeyiz. Sen kendini düşün; tanıdığın her kişiye verdiğin pozitif duygunun miktarı aynı mıdır? Bu da öyle bir şey işte.Sen yine de gerçekçi tavrını koru ve  aynı zamanda hayal kurma gücünden  de ödün verme. Karşına çıkabilecek durumlara karşı uyanık ol ama , seni ayakta tutabilecek düşlere dalmayı da ihmal etme.
Elbette insanoğlunun doğasına sahip biri olarak hep daha fazlasını iste ama gerçekleşmediğinde de depresyona girdiğine filan kendini inandırıp bunu dillendirme,  yemezler :)

O zaman bu şarkı da benden size gelsin (Göksel-Depresyon parçasını paylaşacağımı zannediyorsanız hiç tıklamayın bu linke, hayal kırıklığına uğramanızı istemem :))
link: https://soundcloud.com/ongakuman/ingrid-michaelson-be-ok