6 Ekim 2012 Cumartesi

Sabaha karşı doğmuşum, hava yağmurluymuş, dedem kulağıma ismimi fısıldamış...


            Bir türlü sonu gelmeyen hikayeleri seviyorum.Yaşanılan duyguların, merakla bakan gözlerin, tutulan nefeslerin, özenle kurulan hayallerin, içten içe mırıldanılan şarkıların sürekliliği beni daha da dinamik tutuyor çünkü.Modası geçmiş bir hikayeyi canlandırmaya çalışmaktansa , her saniye yeniden yazmak daha iyi gibi....Doğum günümü kutladık dün.Yanımda olmak isteyip de beni bir şekilde gören,yanıma gelen, arayan, mesaj atan, dibimde oturup şarkı söylemek isteyip de gelemeyen, başka şehirlerde olan, aynı şehirde olup da kendini ve programını bir türlü ayarlayamayan ama aslında benimle olan, kısacası kalbinden hissederek benim doğum günümü kutlayan(ki bu benim için en önemlisi) herkesle güzel dakikalar geçirdim. Sevdiğim ve benimle olmaktan keyif aldıklarını bildiğim bütün insanlar şimdiye kadar olduğu gibi yine tek tek klavyemin tuşlarında bana bu satırları yazdırıyorlar, ne sevinçliyim:) Eskiden olsa 'kalemimin kurşunundalar' derdim.İşte biz büyürken, dünya da güncellendiğinden biz de ayak uydurmaya çalışıyoruz azizim:)
Dün bütün gün ve gece boyunca etrafı, insanları, denizi, hayatı ve içimdeki duyguları gözlemledim, kendimi de dinledim, kahvaltı esnasında çok haz etmesem de bir kediye salam verdim :)Her şeyin, yaşadığımız her dakikanın bir sebebi vardı aslında...Çekinilen her fotoğrafın bir anlamı, söylenen her sözün  bir dinleyeni, içimizdeki her derdin ve sevincin bir güzelliği vardı ve  yapılan her şeyin farklı farklı amaçları.Dedim ki kendi kendime hangi gün doğduğun önemli değil, doğduktan sonra hangi günleri hakkını vererek yaşadığın önemlidir.İçerek sarhoş olman değil, kimlerle hangi şarkılarla neye içtiğini bildiğin zaman değerlidir.Bazen uğraşının ne için olduğunu unutabilirsin ama bu durum hep ipin ucundadır, bir dengededir bir değildir.Zaman da öyledir.Benim dün 21 yaşımı bitiren saat , gün gelir beni 35 imde de bulabilir.
         Dün pasta kesmek istemedim.Yeni bir şeylerin yaşanması için geçmişten beri  yanan mumları söndürmek istemedim.Yaşadığım yıllara haksızlık etmenin, fazladan bir kaç kalori daha almanın(veya herkese aldırmanın:)),kısacası bir şeyleri başlatmak için bir şeyleri karanlıkta bırakmanın anlamsız olduğunu düşündüm.
Bir de gittim biraz doğum günü pastasının nerelere dayandığını araştırdım ve çok eskilere dayanan , Antik Yunan'da  dini ayinlerde Artemis'e şükran amacıyla sunulan ballı keklerin muadili olan yaş pastayı yememizin bize bir şey katmayacağına karar verdim:D
          Gel gelelim yine fotoğraflar çekindik.Yüzümüzdeki kocaman gülücükler her ne kadar canlı yaşanan o enerjiyle aynı olmasa da , evrene yayılsın istedik.Yıldızlara güzel bir poz gönderip , onları da söylediğimiz  şarkıya katabildik belki .Evet evet biliyorum hayalperestlik güzel şey:)
          Ben en az üç kişiyle karşılaştım aynı günde doğduğum, kim bilir dünyanın neresinde daha kimler vardır diye düşündüm.Dünyaya gelmek marifet değil, asıl hayatı yakalayabilmektir önemli olan diye de ekledim.Sonra da dedim ki başarılarınızı, duygularınızı, öfkelerinizi , sevinçlerinizi, esprilerinizi, hayal kırıklıklarınızı, ya da kurduğunuz düşlerinizi paylaşacağınız kimse olmasa dedim, hani karşılıklı çayınızı yudumladığınızda, simit yerken ikiye ayırıp vermek istediğinizde, sahilin kokusunu içinize çekerken koca bir 'oooohhh bee ' dediğinizde, sizin şarkınız radyoda çıktığında yanınızda biri olmasa,nasıl zevk alırız ki hikayemizden.Belki her insan özünde yalnızdır ama adı üstünde bu bir hikaye ve herkesin ihtiyacı var anlatmaya.Ben size hep anlatırım, isterseniz de susarım, yeter ki benimle kahkahalar atın:)






Ve tabi ki beni hayata getiren muhteşem  anne, arkadaş, dost , birtaneciğim, en özelim , en güzelim, seni çok seviyorum ,sen her daim benimlesin:)
Yanımdayken bile özlüyorum, vazgeçilmezimsin:) sana tapıyorum:)
YAĞMUR ŞİMŞEK 


           




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder